Gece Kraliçesi ve Hızır’dan Uyurlar'a
Mart 2012 sonunda, hikâyenin yazılması
sürecine girildiğinde, ilk akla gelen
sorulardan biri “Çizgi roman dediğin şeyin süper kahramanları olur; bizim süper
kahramanlarımız kim?” oldu. Ekibin süreç içinde geliştirdiği ilk yanıt; Gece Kraliçesi ile Hızır, hemen
ardından ise Yedi Uyurlar’dı.
Fakat
Gece Kraliçesi ve Hızır, “süper kahraman” olarak çizgi roman dili içinde fazla
güçlü iradeler idi. Kraliçe ve Hızır teolojik anlamda “melek” kavramını işaret
eden metafizik güçlerdi ve “yüce”ye işaret ediyorlardı. Onlar, insani şahsiyet görünümü almalarına karşın tümel bir soyutlamanın evrenini temsil
ediyorlardı. Bu
sebeple daha insani boyutta olan, hatta insan zaaflarına sahip Yedi Uyurlar,
Dalgın Sular’ın süper kahramanlarını oluşturdular.
Ahenk İlkeleri
Gece
Kraliçesi ve Hızır, zamanın dokusu yırtıldığında ortaya çıkan “ahenk”
ilkelerini temsil ediyorlar. Bu iki ulvi figür, zamanda dokusunda yaşanan
yırtılmayı tamir etmeye çalışıyorlar. Ece ile Hızır, evrene nizam verme konusunda aynı
amacı taşımalarına rağmen, amelleri farklılık gösteriyor. Varlığın düzeni için motive olan bu iki figürün asıl ortak özelliği,
tüm insanüstü güçlerine rağmen zamanın dokusundaki yırtığı tek başlarına tamir
etmeye muktedir olmamalıdır. Ece ve Hızır’ın ahenk için,
insanlara ve belki de birbirlerine ihtiyaçları var. Ece ve Hızır, ahenk için insanlara ihtiyaç duyuyorlar çünkü zaman,
insanlara aittir ve zamanın tamir edilmesi ancak insanlar ile olacaktır.
Kraliçe’nin Tavrı
Ece
zamanın dokusundaki yırtılmayı, tarafı olduğu karanlıktan hareket ile gecenin hâkimiyetinde
kurmaya çalışıyor. Ve bunu yapabilmesi için insanların enerjisine,
kalplerindeki ve akıllarındaki karanlığa ve de geçmiş hikâyelerine ihtiyaç duyuyor.
Ece, İnsanın kendi geçmişi ile olan
karanlık enerjisini bildiği için daha çok ölümden dönenlerin, dirilenlerin
yaşamına yöneliyor. (Kraliçe hakkındaki bir başka blog yazısı için tıklayınız.)
Hızır’ın Tavrı
Hızır ise, zamanın akışının insanların kendi eylemleri
ile belirlenmesini istiyor. Hızır, hayatın ve zamanın yaşayanlara
bırakılmasından yanadır. Hızır, dirilenler olarak yaşama dönenlerin, yaşayanların sırtına bindirdiği "ölüm yükünü hafifletmeye" çalışıyor. Hızır,
gündüzün, yaşamın ve insanın yanında yer alıyor.
Zaman
içinde seyahat edebilen bir figür olarak Hızır, zamanın dokusu yırtıldığında
geleceği öngörme yetisini yitiriyor. Hayatın bilgisine ve hikmetine sahip olan
Hızır, yırtılma karşısında eylem ve hal olarak insanlar gibi "kararsız" kalabiliyor. (Hızır hakkındaki bir başka blog yazısı için tıklayınız.)
Yedi Uyurlar’ın Tavrı
Dalgın Sular'daki doku yırtılması karşısında yaşanan kararsızlık, Yedi Uyurlar’da kendini belirginleştiriyor. Dalgın Sular’ın
süper kahramanları olarak Uyurlar, dokunun tamiri için taraf tutma
ve eyleme geçmede ikileme düşüyorlar. Yedi Uyurlar, nizamı âlem için ne
yapacakları konusunda emin değiller ve aslında kimse değil… (Yedi Uyurlar hakkında bir
başka blog yazısı için tıklayınız.)
Hayır ve Şer
Dalgın
Sular, gerek anlatım, gerek ise görsellik olarak fantastik edebiyat ve
sinemadan, Amerikan “comics” geleneğine kadar uzanan geçiş bir perspektiften
besleniyor.
Ama
Dalgın Sular’ın bir farkı var. Geleneksel fantastik anlatılar “iyi ile kötünün
çatışması” üzerine kurulu iken, Dalgın Sular bu alanın dışına çıkmayı
hedefliyor. Dalgın Sular için, iyi ve kötü birbirinden tam olarak ayrılmış hal
ve eylemler değildir. Bizim için iyi ve
kötü, durduğu yere göre değişebilen, “şimdi” ve “burada” belirlenimi içinde
aynı ruhsal-fiziksel enerjilerin farklı şekillerde görünümüdür. Anlatı evrenimiz "iyi ve kötünün ötesinde" düşünme ve eylem biçimlerini, görselleştirmeyi amaçlamaktadır. Dalgın Sular bir oyundur, davettir.
Bu
bağlam içinde Dalgın Sular, “Hayır da şer de Allah’tandır” ilkesine sadık bir
anlatı evrenidir. Ya da, Her şey O’ndandır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.