Google+ Dalgın Sular

15 Ağustos 2013 Perşembe

Dalgın Sular 1. Sayı

“İlk Gelenler” adıyla Haziran 2013 tarihinde çıktı!


Hızır: “Başladı işte;  zamanın dokusu yine yırtıldı. Kafası karışacak insanların, belalarını bulacaklar.” 
Sayfa 4


Gece Kraliçesi: “Sen mi geri durmayı öğütlüyorsun ihtiyar? Sen mi kafa karıştırmaktan bahsediyorsun?”
Sayfa 5



Hızır: “Ashab-ı Keyf bir kez daha uyandı. Bunları bekliyorduk. Ama bu anlaşılmaz hikayenin en bilinmezi, Aykız’ın iradesi.”
Sayfa 7


T. Uyar

Ellerimle koparıp aldığım, sahip olduğum ışık
Bir odada azıcık!...
Sayfa 8


Feride’nin hazin hikâyesi, 16 Ağustos 1999, Sapanca
Sayfa 11

6 Ağustos 2013 Salı

Dalgın Sular'dan Bülent Somay


Bülent Somay
Evren genişliyor. Bir yandan da ufkumuz daralıyor; olabilecek herşeyin olduğunu, görülebilecek herşeyin görüldüğünü sanıyoruz giderek. İşte elimizdeki dünya bu; ister beğenin, ister beğenmeyin. 

“Ben başka dünya isterim!” diye tutturursanız, iyi ihtimalle yerinizde sayarsınız, muhtemelen de aşağılara yuvarlanırsınız, derine, iyi saatte olsunlarla ismi lazım değillerin yanına.

Bilmediğimiz dünya küçülüyor mu? Hayır, o bizim bilme, anlama, tanıma, anlamlandırma çabalarımıza kayıtsız; değişmiyor ya da değişse bile biz bunu bilmiyoruz, adı üstünde “bilmediğimiz dünya”

Fantezi bize gaipten haber vermez, tersine, bilineni, bilindiğini sandığımızı alır, hırpalar, tersyüz eder, içini dışına çıkarır ve yeni bir kılıkta önümüze koyar. O zaman biz de dünyaya yeni gözlerle bakmayı başarırız. (belki, İnşallah) “Çünkü” diyor Ursula Le Guin, “Fantezi elbette hakikidir. Olgulara dayanmaz ama hakikidir. Çocuklar bilir bunu. Yetişkinler de bilir, zaten çoğu bu yüzden fantazilerden korkar. Fantazideki hakikati, yaşamaya mecbur edildikleri ve kabullendikleri hayatın sahteliğine, kofluğuna, gereksizliğine, sıradanlığına karşı bir meydan okuma, hatta tehdit oluşturduğunu bilirler.

Ejderhalar, yeraltındaki hobbitler, dirilen ölüler, gücü her şeye yeten büyücüler, kötü kalpli cadılar, hepsi bize bu hayat hakkında bir şeyler söyler. Fantezi yazmak zordur, ama onu okumak ve dinlemek de zordur. Önce, bu hayatın olabilecek tek hayat, bu dünyanın olabilecek tek dünya olduğu hakkındaki önyargımızı bir yana bırakmamız gerekir. Önyargı ise daha tehlikeli bir düşmandır; çünkü içeridedir, görülmesi ve tanınması daha zordur.

Bülent Somay
Dalgın Sular 2. Sayı

3 Ağustos 2013 Cumartesi

Basında "Dalgın Sular" - 2012



Radikal: “Travmalar süper kahraman olarak dirildi” 


“Dalgın Sular” projesiyle buluşan profesyonel çizer, yazar, tarihçi ve psikoterapistler; cezaevi, göç ve deprem mağduru liselilerle paslaşarak fantastik bir evren yarattı. Türkiye’nin travmaları, İstanbul’da süper kahramanlara dönüşüyor.
Haber: Emel Alptekin  - 22.02.12



Agos: “Masal hatırlamanın tehlikesiz yoludur”


Masallar üzerine kurulu haftalık bir çizgi roman dergisi yayınlamak üzere oluşan “Dalgın Sular” projesi yola çıktı. Gönüller tarafından yürütülen bu “fantastik” proje, destekçilerini arıyor.
Haber: Zeynep Ekim Elbaşı - 31.08.2012



Sabah: “Bu çizgi roman İstanbul’u geçmişiyle yüzleştirecek”


Göçmen çocukları, evsizler, minik tutuklular. Hepsi aynı çizgi roman için çalışıyor. “Dalgın Sular” da bir zaman kayması yaşanıyor ve geçmişten günümüze, İstanbul’un tüm karakterleri aynı zaman diliminde yaşamaya başlıyor.
Haber: Mirey Fessayeh - 15.12.2012





Yeni Şafak :  "Yoksun kalmış çocuklar için"



"Dalgın Sular" sergisi, Aralık Derneği'nin çağrısı ile başlayan aynı adlı projenin ilk tanıtım faaliyeti. Proje, Çocuk Esirgeme Kurumu ve cezaevlerindeki çocuklara yönelik bir dizi eğitim programını da kapsıyor.  27.03.2012


25 Temmuz 2013 Perşembe

Dalgın Sular'dan Murat Belge

Murat Belge

İskender’in birçok insanla birlikte epey uzun bir zamandır bu proje üstünde – üstünde mi, altında mı, içinde mi, o da karışık- çalıştığını biliyorum. Biliyorum çünkü Bende Dalgın Sular evrenine bir taraftan takıldım. Benim takıldığım taraf, özellikle çizerlere, İstanbul’da Bizans’tan kalanları göstermek, daha doğrusu gösterememekti, benden bekleneni yaptım.

Projenin genel mahiyetini “Bir yerinden takılma" projesi diyebiliriz. Çizgi roman, tanımı gereği, “work-in-progress”tir; “arkası var” dır. Ama Dalgın Sular çizgi-romanının tuhaf bir “arka”sı var: bu çalışma sadece bir çizgi halinde uzayıp gitmiyor, yanlara doğru da, enine genişliyor. Çünkü sonsuz bir “katılım” haznesi olarak kurulmuş. Kimin nerede, ne zaman ve nasıl katılacağı belli değil. Belki de kimse asla katılamaz. Ama yapısı her olasılığa açık. 

Biri burada gördüğü bir şeyden esinlenip bir oyun yazabilir, bir başkası beste yapabilir. Yani bu “anlatı”, başka bir takım ürünlerin üretilmesini teşvik edebilir. Bu “yapı”nın yada “yapısızlık”ın önemli bir avantajı var:  Hayatın kendisi gibi, “ucu açık” olması. Karşınıza ne çıkarsa, onunla… Dolayısıyla, Dalgın Sular aslında bir “macera”!
Murat Belge ve Dalgın Sular ekibi İstanbul'un tarihi alanlarını gezerken - Mayıs 2012

“Hızır Aleyhüsselam geliyor, Gece Kraliçesi ile konuşuyor…Ölüler diriliyor….” Dalgın Sular’daki diriliş, “olma”nın bir yöntemi; herkes, herkes ile çağdaş olabiliyor. Bu evrende, geçmiş tıpkı gelecek de olduğu gibi şekillenmemiş, dolayısıyla geçmişinde değişime açık olduğunu görüyoruz. Proje sahibinin çıkış noktasında “auteur” olan çalışmasının değişerek, “ekip çalışması”na dönüştüğü bir süreci yaşıyoruz. Önceden belirlenmişliği reddetmek ve ucu belirsiz bir “prodüksiyon” sürecine girmek...

1.Sayı ile Dalgın Sular seferine çıkıyor. Bize de “yolun açık olsun” demek düşüyor. Gemiye binmek isteyenlerin iskeleye yanaşmasını beklemelerine gerek yok. Bir motora binip yetişebilirler.

Murat Belge
Dalgın Sular 1. Sayı


5 Temmuz 2013 Cuma

Hızır Kimdir?

 

Hızır Hakkında




Hızır; Türk, İslam ve Ortadoğu inançlarında peygamber olması muhtemel kişiler arasında sayılır. Hıdır veya Kıdır olarak da söylenir. Zor anlarında insanların yardımına koşar, başkalarının kılığına bürünebilir, olağanüstü özellikleri olan bir peygamber olarak düşünülür. Ölümsüzlüğe ulaştığı söylenir.
çizim: Fırat Bingöl

İsminin, Belkâ bin Melkan, künyesinin Ebü'l-Abbâs olduğu ve soyunun Nuh'un Sam isimli oğluna dayandığı bildirilmiştir. Bazıları da Hızır'ın İsrâiloğullarından olduğunu söylemiştir. İdris, İlyas ve Hızır'ın bir ve aynı kişiliğin değişik zaman ve mekânlarda aldıkları farklı isimlerden ibaret olduğu, bu kültürün eski Mısırda Toth, İbranilerde Enoch veya Yunanlılardaki Hermes kültü ile özdeş oldukları düşüncesi yaygındır.
çizim: Dinç Onur Aydın

Hızır, Dua ettiğinde veya verdiği bir elma yenildiğinde kısır kadınların çocuğu olur. Bilgelik ve hikmet sahibidir. İnsanlara yardımcı olan kutlu bir kişidir. Başı sıkışan iyi insanların yardımına koşar. Kuran'da adı doğrudan geçmez ve peygamber olduğu da belirtilmez fakat bu yönde işaretler vardır.

Hızır'ın Sümer kökenli bir kişi olduğu da iddia edilir. Sümerlerden beri var olduğu öne sürülmektedir. Sümerlerdeki Hasısatra ile aynı kişi olduğu düşünülebilir. Ölümsüzlük suyunu içtiği için ölüp yeniden dirilebilir. Elbiseleri yeşildir. Bu anlamda doğayı simgeler.
çizim: Fırat Bingöl

Havada dolaşır, su üstünde yürür. Kılıktan kılığa girebilir. Doğadaki varlıklara söz geçirebilir. İnsanlara göründüğünde kendini tanıtmadığı müddetçe kimse onun gerçek kimliğini bilemez. İnsanları sınavdan geçirir, bazen bir derviş, bazen bir yoksul kılığına bürünür.

Aç olduğunu söyler, iyilikle karşılık verenleri ödüllendirir, tam tersine kendini kovup açlığını gidermeyenleri cezalandırır. Yaraları iyileştiren ilaçlar yapar veya içeriklerini tarif eder.
çizim: Fırat Bingöl

Bazen kör olarak tarif edilir ama göze ihtiyacı yoktur, çünkü o kalp gözüyle her şeyi görür. Hızır, kutuptur.