Fantastik evrenimizin
çıkış noktası, 1980’lerde Haliç’in dibi temizlenirken, bir şey olduğu
İstanbul’un "geçmişini kusmaya" başladığı idi.
Hikayenin bugününe baktığımızda İstanbul, “geçmişiyle iç içe yaşıyor”
olmaktan ötürü neredeyse kilitlenme noktasına geliyor. İstanbul’un değişik
yerlerine dağılmış ve birbirlerinden bağımsız dirilenler (yeniden
canlananlar) ile İstanbul’un bir arada yaşadığı bir evrenden söz ediyoruz.
Çizgi roman olarak kolektif üretim sürecine girdikten sonra, bu olanı “zamanın
dokusunun yırtılması” olarak tarif etmeye başladık. Ve bunun tarihte ilk kez
yaşanmadığına ikna olduk.
Fantastik
evrenimizin zemini şuydu: Tarihte “zamanın dokusunun yırtıldığı ve geçmişin
geri gelmeye başladığı” anlar olmuştur. Ancak tarihteki böylesi
olaylar hep belirli mekanlarla sınırlı kalmıştır. 1980'ler itibariyle yaşanmaya
başlayan zaman yırtılmasının ayır edici yönü ise, merkezi İstanbul olmakla
birlikte, ölçeğinin küresel olmasıydı.
Fantastik
bir evren içindeyiz ama geçmişin ve tarihin gerçekliğinden varlık kazanmış bir
evren!
Zamanın
dokusunun neden yırtıldığı hakkında bir takım fikirlerimiz, hayallerimiz ve
belki de hakikatlerimiz var ama hiçbir zaman tam olarak bilmiyoruz.
Dalgın Sular
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.