Google+ Dalgın Sular : Temmuz 2013

25 Temmuz 2013 Perşembe

Dalgın Sular'dan Murat Belge

Murat Belge

İskender’in birçok insanla birlikte epey uzun bir zamandır bu proje üstünde – üstünde mi, altında mı, içinde mi, o da karışık- çalıştığını biliyorum. Biliyorum çünkü Bende Dalgın Sular evrenine bir taraftan takıldım. Benim takıldığım taraf, özellikle çizerlere, İstanbul’da Bizans’tan kalanları göstermek, daha doğrusu gösterememekti, benden bekleneni yaptım.

Projenin genel mahiyetini “Bir yerinden takılma" projesi diyebiliriz. Çizgi roman, tanımı gereği, “work-in-progress”tir; “arkası var” dır. Ama Dalgın Sular çizgi-romanının tuhaf bir “arka”sı var: bu çalışma sadece bir çizgi halinde uzayıp gitmiyor, yanlara doğru da, enine genişliyor. Çünkü sonsuz bir “katılım” haznesi olarak kurulmuş. Kimin nerede, ne zaman ve nasıl katılacağı belli değil. Belki de kimse asla katılamaz. Ama yapısı her olasılığa açık. 

Biri burada gördüğü bir şeyden esinlenip bir oyun yazabilir, bir başkası beste yapabilir. Yani bu “anlatı”, başka bir takım ürünlerin üretilmesini teşvik edebilir. Bu “yapı”nın yada “yapısızlık”ın önemli bir avantajı var:  Hayatın kendisi gibi, “ucu açık” olması. Karşınıza ne çıkarsa, onunla… Dolayısıyla, Dalgın Sular aslında bir “macera”!
Murat Belge ve Dalgın Sular ekibi İstanbul'un tarihi alanlarını gezerken - Mayıs 2012

“Hızır Aleyhüsselam geliyor, Gece Kraliçesi ile konuşuyor…Ölüler diriliyor….” Dalgın Sular’daki diriliş, “olma”nın bir yöntemi; herkes, herkes ile çağdaş olabiliyor. Bu evrende, geçmiş tıpkı gelecek de olduğu gibi şekillenmemiş, dolayısıyla geçmişinde değişime açık olduğunu görüyoruz. Proje sahibinin çıkış noktasında “auteur” olan çalışmasının değişerek, “ekip çalışması”na dönüştüğü bir süreci yaşıyoruz. Önceden belirlenmişliği reddetmek ve ucu belirsiz bir “prodüksiyon” sürecine girmek...

1.Sayı ile Dalgın Sular seferine çıkıyor. Bize de “yolun açık olsun” demek düşüyor. Gemiye binmek isteyenlerin iskeleye yanaşmasını beklemelerine gerek yok. Bir motora binip yetişebilirler.

Murat Belge
Dalgın Sular 1. Sayı


5 Temmuz 2013 Cuma

Hızır Kimdir?

 

Hızır Hakkında




Hızır; Türk, İslam ve Ortadoğu inançlarında peygamber olması muhtemel kişiler arasında sayılır. Hıdır veya Kıdır olarak da söylenir. Zor anlarında insanların yardımına koşar, başkalarının kılığına bürünebilir, olağanüstü özellikleri olan bir peygamber olarak düşünülür. Ölümsüzlüğe ulaştığı söylenir.
çizim: Fırat Bingöl

İsminin, Belkâ bin Melkan, künyesinin Ebü'l-Abbâs olduğu ve soyunun Nuh'un Sam isimli oğluna dayandığı bildirilmiştir. Bazıları da Hızır'ın İsrâiloğullarından olduğunu söylemiştir. İdris, İlyas ve Hızır'ın bir ve aynı kişiliğin değişik zaman ve mekânlarda aldıkları farklı isimlerden ibaret olduğu, bu kültürün eski Mısırda Toth, İbranilerde Enoch veya Yunanlılardaki Hermes kültü ile özdeş oldukları düşüncesi yaygındır.
çizim: Dinç Onur Aydın

Hızır, Dua ettiğinde veya verdiği bir elma yenildiğinde kısır kadınların çocuğu olur. Bilgelik ve hikmet sahibidir. İnsanlara yardımcı olan kutlu bir kişidir. Başı sıkışan iyi insanların yardımına koşar. Kuran'da adı doğrudan geçmez ve peygamber olduğu da belirtilmez fakat bu yönde işaretler vardır.

Hızır'ın Sümer kökenli bir kişi olduğu da iddia edilir. Sümerlerden beri var olduğu öne sürülmektedir. Sümerlerdeki Hasısatra ile aynı kişi olduğu düşünülebilir. Ölümsüzlük suyunu içtiği için ölüp yeniden dirilebilir. Elbiseleri yeşildir. Bu anlamda doğayı simgeler.
çizim: Fırat Bingöl

Havada dolaşır, su üstünde yürür. Kılıktan kılığa girebilir. Doğadaki varlıklara söz geçirebilir. İnsanlara göründüğünde kendini tanıtmadığı müddetçe kimse onun gerçek kimliğini bilemez. İnsanları sınavdan geçirir, bazen bir derviş, bazen bir yoksul kılığına bürünür.

Aç olduğunu söyler, iyilikle karşılık verenleri ödüllendirir, tam tersine kendini kovup açlığını gidermeyenleri cezalandırır. Yaraları iyileştiren ilaçlar yapar veya içeriklerini tarif eder.
çizim: Fırat Bingöl

Bazen kör olarak tarif edilir ama göze ihtiyacı yoktur, çünkü o kalp gözüyle her şeyi görür. Hızır, kutuptur.